-
1 شره
Iشَرَه1. aç gözlülük2. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı3. tamahAnlamı: aç gözlülük4. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, harisIIشَرِه1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. aç gözlülük4. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü5. ihtiraslıAnlamı: aşırı istekli6. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı7. tamahkârAnlamı: aç gözlü8. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris9. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris10. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen11. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
2 نهم
Iنَهَم1. aç gözlülük2. ihtirasAnlamı: aşırı istek, tutku3. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı4. tamahAnlamı: aç gözlülük5. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, harisIIنَهِم1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. aç gözlülük4. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü5. tamahkârAnlamı: aç gözlü6. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris7. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris8. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen9. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
3 جشع
Iجَشَع1. aç gözlülük2. tamahAnlamı: aç gözlülükIIجَشِع1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü4. tamahkârAnlamı: aç gözlü5. ihtiraslıAnlamı: aşırı istekli6. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris7. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris -
4 حرص
حِرْص1. nekeslikAnlamı: nekes olma durumu2. aç gözlülük3. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı4. tamahAnlamı: aç gözlülük5. pintilikAnlamı: cimrilik -
5 شراهة
شَرَاهَة1. aç gözlülük2. tamahAnlamı: aç gözlülük3. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris4. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen -
6 طماعة
-
7 طمع
-
8 acquisitiveness
-
9 clairvoyance
n. görülemeyen şeyleri görme yeteneği, sağgörü, basiret; keskin gözlülük* * *falcılık* * *[kleə'voiəns](the power of seeing things not able to be perceived by the normal senses (eg details about life after death).) gözle görülmeyen şeyleri görme yeteneği -
10 covetousness
-
11 rapaciousness
-
12 rapacity
-
13 sharp sightedness
keskin gözlülük -
14 بطنة
aç gözlü; aç gözlülük; boğazlı -
15 جشع
aç; aç gözlü; aç gözlülük; doyumsuz; doymaz; hırslı; ihtiraslı; tamah; tamahkâr -
16 حرص
aç gözlülük; haris; nekeslik; pintilik; tamah -
17 شراهة
aç gözlü; aç gözlülük; boğazlı; tamah -
18 شره
aç; aç gözlü; aç gözlülük; boğazlı; cimri; doyumsuz; doymaz; haris; hırslı; ihtiraslı; tamah; tamahkâr -
19 طماعة
aç gözlülük; tamah -
20 طمع
aç gözlülük; ihtiras; tamah
- 1
- 2
См. также в других словарях:
FERAGA(T) — Tok gözlülük. Hakkından vaz geçmek, bir şey istememek. Şahsî dâvasından vaz geçmek. * Boşalmak, hâlî olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GINA — Zenginlik. Yeterlik. * Tok gözlülük. * Mülâki olmak. Bir kimseye dostluğunda devamlı olmak. * Bıkma, usanç. * Şarkı söylemek. Teganni etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NECEL — Büyük gözlülük. İri gözü olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAMA' — Hırsla istemek. Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme. * Askerî fertlerin maaşları. (Kamus … Yeni Lügat Türkçe Sözlük